12 Aralık 2008 Cuma

Şanlıurfa’da Günümüz Sanatından Bir ‘Kesit’

Bu yazı Radikal gazetesinde, 10 Aralık 2008 tarihinde yayımlanmıştır..

Sanatın merkezinin İstanbul olduğu ön kabulüyle yapacağımız bir “merkez-periferi” tartışmasında bile, merkez tanımının salt coğrafyayla sınırlandırılamayacağını kabul etmemiz gerekir. Bu durumda gayri ihtiyari bir merkez saptarken kendi sanat tasavvurumuza mı dönmeliyiz acaba? “Merkez”den bir hayli uzakta, Şanlıurfa’da açılan “Günümüz Sanatından Bir Kesit” sergisi konuyu gündeme taşımak bakımından önemli.
Küratörlüğünü, “Hacet” adlı “olmayan sergi”yle dikkatleri üzerine çeken Fatih Balcı’nın, koordinasyonunu Güler Güngör’ün yaptığı “Kesit”, İstanbul merkezli çalışan sanatçıları, Vali Kemalettin Gazezoğlu Kültür Merkezi olarak kullanılan Reji Kilisesi’nde bir araya getiriyor.
Videoların ağırlıkta olduğu sergide günümüz üretimlerinin panoramik bir manzarası çıkarılıyor. Fatih Balcı sergi için kaleme aldığı metinde “günümüz sanatı çelişkileriyle varlığını sürdürmekte” dedikten sonra ekliyor; “gerçek hayatın içinde yer almak ya da gerçeğin içinde kaybolmak…” Maria Sezer, “Önce ben” video enstalasyonunda gerçeklik meselesine dikkat çekiyor. Tavana yakın bir köşeye yansıttığı, kuş yuvasındaki yavru kuşları gösteren video, yuvada kalmak, anne kuşun getirdiği yiyeceği yemek için yaşanan hengâmeyi gösteriyor. Beslenme ve dışkılama döngüsü sürerken odanın zeminindeki kuş pisliği kümesi fark ediliyor. Bugünün dünyasında hangisi gerçek? Simülasyon nerede başlıyor?
Gerçeklik derdi, Gül Ilgaz’ın altyapısını “samimiyet ve gerçeklik” olarak kurduğu dünyasından işlerine yansıyor. Başka bir odada yer alan 2001 tarihli “Fış Fış Kayıkçı” videosu, spor salonlarının doğanın yerine geçmesinin trajikomikliğini vurguluyor. Kürek aletiyle kumsalda, denizin kenarında kürek çeken adam, steril salonlarda konforlu sporun tercih edilişinin ironisini yapıyor.
Ilgaz’ın “Tutunmak” adlı yerleştirmesi, Reji Kilisesi’nin ana mekânında, üst kat galerisine asılı biçimde aşağı sarkıyor. Mekânın büyüsü içinde bu işi deneyimlemek oldukça ilginç. Aynı mekânda yer alan Güler Güngör’ün “Harran’da Ay ve Güneş”i o topraklar için üretilmiş bir çalışma. Bu topraklar, uygarlığı doğurmuş. Şanlıurfalı Güngör, memleketine “Tarihin yazıldığı yer” diyor. Dünyanın şimdiye dek bulunmuş en erken tapınağının yer aldığı Neolitik döneme ait Göbeklitepe kazı alanında, Harran ovasının uçsuz bucaksızlığına hayran kalırken kentin uygarlık tarihindeki yerini tekrar düşünüyor insan. Burada huzursuzlanarak yeni bir soru ortaya atabiliriz: “Merkezde” konuşlanmış ve “merkez”e koşullanmış biri kendi sınırlarının dışına çıktığında karşılaştığına hayretle ve hayranlıkla yaklaşıyorsa, her daim oryantalist bir bakıştan bahsedilebilir mi?
Fatih Balcı “Art Today” adlı fotoğraf ve video yerleştirmesiyle yine provokatif bir tavırda. Filmde, elinde Art Today kitabıyla Diyarbakır sokaklarında dolaşan adamla birlikte dolaşıyoruz. Herkes kameraya bakıyor; “Bu adam ne yapıyor?” Duvardaki birkaç fotoğraftan birinde, kitapla poz veren Diyarbakırlı bir adam var. Gülünçleştirme yok! Elindeki Fluxus kitabına anlamadan bakan bir Kürt vatandaştan yola çıkarak güya anti-sanatı anlatanlar gibi bir derdi yok Fatih’in! Zaten diğer fotoğraflarda kitabı taze nohut arabasında, seyyar terlikçinin tezgâhında ya da çocukların oyun oynadığı bir sokakta görüyoruz. “Art Today”, günümüz sanatının gerçekliğini sorguluyor. 50-60 yıl önce hayatın kendisi olmak derdindeki avangardın, bugün hegemonik diliyle merkezin ta kendisi olmasının yarattığı paradoksu, yerel olanın öznesine, mekânına ve hatta zamanına yabancılaşmasından hareketle yapıyor.
Şanlıurfa İli Kültür Sanat ve Araştırma Vakfı (ŞURKAV) ile Anadolu Kültür’ün sponsorluğunda düzenlenen sergideki diğer sanatçılar Denizhan Özer, Francois Daireaux, Johanne Helard ve Şinasi Güneş. Urfa’nın özgün mimarisini yansıtan taş malzemeyle yapılmış büyüleyici mekân işlere can veriyor. Kesit sergisinin salt varlığıyla yaptığı; egzotik bir “öteki” kabulüyle, açılış gecesinde gelen mahallelinin tepkilerini dile getiren ya da “Bu serginin burada ne işi var” diye düşünenlere ironik bir cevap niteliğinde. 29 Kasım’da açılan sergi 13 Aralık’a kadar devam ediyor.