31 Ağustos 2010 Salı
Rengarenk yatıyorsun
Sen olsan bu boş sayfaya dayanamaz, birkaç canavar çizerdin şimdi biri kırmızı biri mavi biri yeşil... Yok! Öyle her yere çiziktirenlerden değildin tabii ki canım. Ben yalvarırdım sana, ne olur şuna bir şeyler çiz diye. Kocaman kahkahanı atar, işi ucuza kapattığımı ima eden “yahu!”lu bir cümle kurar sonra çizerdin. Sevgili Ömer Uluç.
Ohh! Uzatmışsın ayaklarını denize karşı. Motor sesleri eşliğinde, küçücük yemişleri olan bir ağacın altında yatıyorsun. Kırmızı yemişli başka bir bitki dikmiş Vivet toprağına. “Yemiş cini!” Hemen yanında dalgalanan kollarıyla denizden adım atmış gibi duran eflatuni bir bitki daha… Altında deniz kabukları. Ortada yabani domatesler bitmiş. Hayat fışkırıyor yine senden, bize doğru…
İyi ki doğmuşsun velhasıl..