15 Kasım 2009 Pazar

“Soyut”un serüveni

13 Kasım'da Radikal Kitap'ta yayımlandı.

'Modern Sanat', Michel Ragon'un soyut sanatı merkeze alarak 20. yüzyılın ilk çeyreğinden başlayıp, aşağı yukarı 1960'ların sonlarına dek süren sanat anlayışlarını sanatçılar ekseninde ele aldığı, söz konusu dönemlerde yazılmış yazılarının derlemesinden oluşuyor

Modern Sanat kitabının Fransız yazarı Michel Ragon’un tabiriyle 20. yüzyıl insanı, hem 19. yüzyıl romantizminin büyüsü altında hem de 21. yüzyılın görüntüleri tarafından karşı konulmaz şekilde kendine çekiliyor. Vivet Kanetti’nin ustalıkla çevirdiği kitap, 20. yüzyıl bireyinin bu makûs talihini gözler önüne seriyor... 1924 doğumlu Michel Ragon, avangard sanat üzerine uzmanlaşmış, Paris’te ilk Cobra sergisini düzenlemiş, Venedik ve Sao Paulo gibi bienallerde Fransa pavyonu küratörlüğü yapmış, ‘modern sanat’ olarak tabir edilen sanatı yerinde ve zamanında gözlemlemiş bir eleştirmen. 20. yüzyıl sanatı, mimarisi üzerine Fransızca ve İngilizce pek çok kitabı bulunan yazarın Türkçedeki ilk kitabı... Modern Sanat yazarın yirmi beş yıllık sanat eleştirisinin ürünü kitap, öncelikle iyi eleştiriyi iyi eleştirmek sorunuyla karşı karşıya bırakıyor bu satırların yazarını. Thomas Bernhard’ın Eski Ustalar kitabında kahramanı Reger’e söylettiği “sanat tarihçileri sanat üzerine onu öldürene kadar gevezelik ederler” sözünü, Ragon’a öykünürcesine saygıyla reddedebilmek için bütün çaba!
Kitap, Ragon’un soyut sanatı merkeze alarak 20. yüzyılın ilk çeyreğinden başlayıp, aşağı yukarı 1960’ların sonlarına dek süren sanat anlayışlarını sanatçılar ekseninde ele aldığı, söz konusu dönemlerde yazılmış yazılarının derlemesinden oluşuyor. ‘Soyut Sanatın Serüveni’ni anlatan yazar, ‘Tarihsel Sıralama 1944-1959’da toplumcu gerçekçilikten yeni gerçekçiliğe varıyor, “...avangard bir salonun varlığı olası mı?” diye soruyor. ‘Yeni Figürasyon’un yanı sıra Londra Okulu ve New York Okulu’nu anlatıyor, “Amerikan resmi nedir?” veya “Amerikan resmi Avrupa sanatının bir kolu mudur?” gibi sorular ortaya atarak yanıtlarını arıyor. Bir başka bölümde 60’lı yılların başlarındaki buhranın gerçekliğini piyasa ilişkilerini tartışarak sorguluyor, ‘Sanat ve Bilim’ ve ‘Sanatın Demokratikleştirilmesine Doğru’ ile dönem sanatını farklı boyutlarda ele alıyor. Kitabın bir yerinde alıntılandığı gibi, “Eski ressamlar işe anlamla başlarlar, sonra anlama işaretler bulurlardı. Yeniler, işaretle başlıyor, geriye onlara bir anlam yüklemek kalıyor.” Kitap, 20. yüzyılın başından sayısız kırılma ile sonrasına, alıntıdaki eksenin izini sürüyor.
Yer verilen çok sayıda sanatçı portresi, yazarın kendisinin de belirttiği gibi karşılaşmalarına, beğenilerine, dostluklarına dayanılarak yapılmış. Modern Sanat, benzeri birçok sanat tarihi kitabı gibi oturup tek seferde geçmişe bakılarak yazılmış olmaması nedeniyle, bahsedilen ne sanatçı ne de sanat biçimleri/akımları konusunda tartışmaya açık bir kitap. Dolayısıyla yazarın özgür seçimini sorgulayarak onu taraf olmakla veya arkadaş kayırmakla suçlamak oldukça anlamsız! ‘Modern sanat’ başlığının kapsayıcılığı yanılgısına kapılmadan, soyut sanatı pek seven Ragon’un samimi satırlarını okumak, tercih edilebilecek en iyi yaklaşım olacaktır.

Nazi kıyıcılığı olmasaydı...
Akademik dilden uzak, akımlar, üsluplar kronolojisine boğulmadan, serbest yazım tarzıyla çağa tanıklık eden yazılar, ‘anın havasını vermesi için’ kitapta değiştirilmeden yer almış. Bu durum, tekrar olması gibi bazı problemlere yol açsa da okuyucuyu minör bir okumaya teşvik ediyor. Böyle bakıldığında örneğin yazarın, Royal Academy’yi ziyareti sırasından pop art yapan gençleri destekleyen akademi hocaları karşısındaki şaşkınlığına gülümsemek; Sovyetler’in avangardı tasfiyesine bir sanatçı isyanı olarak anlattığı, 1935’te ölen Maleviç’in, tabutsuz ve kolları haç biçiminde gömülmek istemesine veya bir Fransız olarak özeleştiri niteliğinde aktardığı Rauschenberg’in büyük umutlarla geldiği Paris’te eleştirmenlerce yerden yere vurulması nedeniyle sokak ortasında hüngür hüngür ağlamasına hüzünlenmek; yine yazarın, Nazi kıyıcılığı olmasa, dünyadaki sanatsal yaratı merkezi bugün Almanya olurdu iddiasına şaşırmak olası.
Metinler az da olsa sanatçı söyleşileriyle desteklenirken, ‘Eleştirmen ve Okurları’ bölümündeki mektuplar da kitabı zenginleştiren yine farklı türde yazılar. Ragon’un mektuplara yer verişi, kendi tabiriyle “sanat eleştirmeninden ne çok şey beklendiğini, duaları gerçekleştirmeyince sövülen, güzel hava estirmesi doğal karşılanıp dolu ve fırtına zamanı lanetlenen bir tanrı bellendiğini gösterecek” olması nedeniyle. Kitabın sonundaki kronolojik döküm de faydalı nitelikte.
Plastik sanatlar alanındaki her ciddi yayıncılığın takdir edilmesi gerektiğinin altını bu yazının yazarı olarak itinayla çizmekle birlikte, kitaptaki tarihsel bilgi eksikliğinin yarattığı karmaşayı ve belki daha önemlisi dizgideki teknik hataları görmek istemediğimi bir okuyucu olarak istirham ediyorum.

MODERN SANAT
Michel Ragon
Çeviren: Vivet Kanetti
Hayalbaz Yayınları
236 sayfa
30 TL