9 Eylül 2007 Pazar

Sanat Yıllığı - Balkan Naci İslimyeli

Bu yazı Sanat Yıllığı - 2006'da yayınlanmıştır.

Balkan Naci İslimyeli
MATAH
9 MART – 15 NİSAN 2006
MİLLİ REASÜRANS SANAT GALERİSİ, İSTANBUL
ZİFİR
13 MART – 30 NİSAN 2006
PROJE 4L ÇAĞDAŞ SANAT MÜZESİ PROJE ODASI: ARTVARİUM, İSTANBUL


Modernitenin insanının beden hareketleri, hızı ve temposu, Georg Simmel’in tabiriyle giyimle belirlenir, yani benzer giyinen insanlar nispeten benzer davranışlarda bulunurlar.(1) Tüketime endeksli hayatların yaşandığı günümüzde ise giysi “kişiyi paketleyip sunan bir olgu” biçiminde. Usta sanatçı Balkan Naci İslimyeli bu konudaki yorumunu, 35. sanat yılını kutladığı 2006 senesi içinde, ağırlıklı olarak “heykel – giysi”lerinden oluşturduğu sergisi “Matah” ile ortaya koydu. Buna koşut olarak Proje 4L’deki Artvarium’da ise sanatçının farklı bir koreografi ile gerçekleştirdiği performansıyla açılan, yine giysi – heykelleri ile “Çile” videosunun yer aldığı “Zifir” bulunmaktaydı.
İslimyeli’nin “Mah”mutpaşa ile “Tah”takale’den topladığı malzemelerle gerçekleştirdiği çalışmalarından oluşan ve aynı zamanda adını bu yerlerden alan “Matah”, 1989’da New York’ta açtığı “Deli Gömleği” sergisinin devamı niteliğindeydi. Sanatın birçok dalına “bulaşmış” sanatçı “Matah”ta, açmaz olarak gördüklerini sorgulamak için yine disiplinlerarası bir çizgiye varmayı, sanatın farklı biçimlerini kullanmayı tercih ediyordu; performans, tasarımlar, video, fotoğraf…
1970’li yıllardan bu yana giysiyi irdeleyen ve çalışmalarında farklı biçimlerde kullanan sanatçı, “Matah” ile bunu daha ön plana çıkararak heykel – giysiler üretmiş. Giysi, İslimyeli’nin elinde Simmel’in altını çizdiği “benzerlik” olgusuna darbe indirmek için kullanılmış; ancak sanatçının derdinin salt moda olmadığı, insan bedenine verdiği öncelikle de ortaya çıkıyordu.
“Matah”ta vitrin mankenleri üzerinde sergilenen giysilerin oluşturulduğu malzemeler Mahmutpaşa ve Tahtakale’den, sınırlı imkanlara karşılık var olan yaratıcılığı kutsama, sanatçının kendi deyimiyle “bir güzelleme, bir teşekkür” sunma amaçlı toplanmış. Kürek, çamaşır sepeti, boksör eldiveni, domino taşları, yapay çim, plastik çiçek, banyo paspası, gaz maskesi, tıraş bıçağı gibi birçok farklı malzemeyle “giyilebilir objeler” yapmış İslimyeli.
Sergide, genellikle ev kadınlarının kullandığı malzemelerle oluşturulan İç Hatlar, dini çağrışımlı giysilerin yer aldığı “Mistik”, delilik vurgulu “Deli Gömleği”, maço erkek kimliğinin sorgulandığı “Testosteron” gibi dizi çalışmalar yer alıyordu. Ayrıca, metronom eşliğinde karşılıklı çile saran iki kadının yer aldığı, fondaki “tik-tak”lara sanatçının dingin sesinin karıştığı “İç Hatlar: Çile” başlıklı bir de video izlendi. Metronom bir müzik öğesidir ancak bu çalışmada, evlerdeki ritmik saat sesinin çağrıştırdığı Doğulu bir “iç”in huzurunu anımsatıyor, böylece bazı gündelik hayat duruşlarının ritüalistik durumu ile sıradan hayatlardaki benzersiz denge ortaya çıkıyordu.
Sergideki vitrin mankenlerine özgü plastik inandırıcılık ve etkileyicilik -özellikle amaçlanmış olsun ya da olmasın- bu Doğulu huzur ile Batılı moda kavramının bir aradalığıyla hem alışıldık hem rahatsız edici bir döngüye itiyordu izleyeni. Orhan Pamuk’un Kara Kitap’ındaki Bedii Usta’nın Türk mimikli mankenleri vitrinlere hiç çıkamadıkları için hala dehlizlerde saklana dursun, bu Batılı mankenler, üzerlerindeki Mahmutpaşa – Tahtakale işi giysilerle zıt bir bütünlük oluşturuyordu.
Mahmutpaşa ve Tahtakale isimlerinin ilk hecelerinden çıkan “matah” kelimesinin, “mal” gibi bir çağrışımı olmasının yanı sıra tasvip edilmeyeni küçümsemek için sarf edilen bir anlamı da vardır. Serginin adındaki bu ard anlam, İslimyeli’nin ironik diline de gönderme yapmakta. Sürekli yenilenerek tüketimi koşullayan moda olgusuna yergi, söz konusu semtlerin alt – orta sınıf bir kitlenin tüketim arzularını doyuran pazar durumu ile verilmeye çalışılıyordu. Akıllara gelebilecek, tüketimin en yüksek noktada olduğu Nişantaşı ya da Akmerkez gibi yerleşimlerin neden seçilmediği sorusuna ise İslimyeli’nin şu söyledikleri cevap niteliğinde: “…giysinin modayla sınırlandırılan anlamı tamamen kapitalist bir tuzak… ben böyle algılamadığım için moda kavramını ve onun vitrinini, geniş bir taşlama çerçevesinde kadraj içine alıp sorgulamasını yapıyorum…” (2)
Sergide İslimyeli, şıklığın parayla kazanılmış bir değer olmadığına, bunun daha çok yaratıcılıkla ilgili durumuna işaret ederek, sanatının devinimi içinde farklı bir noktaya geldiğini ispatlıyordu. Üstelik tüketmeye koşullayan bir sistemin biricik şiarını inceden inceye işleyip onu yadsıyarak:
Tüketim fetişizmi!

dipnotlar
1 Georg Simmel, Modern Kültürde Çatışma, İletişim Yay, İstanbul, 2003, s. 111.
2 Röp.: Saliha Yavuz, “Bedeni Giyinmek, Kimliğe Bürünmek”, rh+sanart dergisi, S. 28, Nisan 2006, s 92 – 95.
* Beral Madra, Matah (sergi kataloğu), Millî Reasürans Sanat Galerisi, İstanbul, 2006.